‘ Yürüyen Ceset’ sendromu olarak da adlandırılıp, aldığı bu isim sayesinde ürkünçlüğünü bir kat daha arttıran Cotard Sendromu; kayıtlara ilk kez 1880 yılında Jules Cotard tarafından işlenmiş bulunmakta. Ağır depresyon belirtileri ve ruhsal dengesizliklerle ortaya çıkan bu sendrom; neyse ki çok sık görülmeyen nadir bir hastalık.
Kişi kapılmış olduğu bu vaka içerisinde; kendisinin ölmüş olduğunu, çeşitli organlarının doğuştan olmadığını, beyninin eridiğini, kanın bulunmadığını ve hatta çürümüş ete benzer bir şekilde koktuğu düşüncelerinde hezeyanlarda bulunmaktadır. Kapılmış oldukları bu fikirler neticesinde çoğunlukla kendilerini öldürme girişiminde bulunmakta olup, bazen ise çevrelerindeki herhangi bir kişinin kendisinin ölümüne sebebiyet verdiği kanısına kapılarak, intikam duygusu ile çevrelerindekilere de zarar verebilmektedirler. Beynin ‘Amigdala’ bölümünde meydana gelen hasar neticesinde şiddetlenen sendrom da; geçmişinde en çok sevip güvenmekte oldukları insanlara karşı tam tersine duygusal tepkiler gösterebilmektedirler. Çok sık görülmeyen bir vaka olmasından ötürü kesinleştirilmiş bir tedavi metodu bulunmamakla birlikte; hastalara elektroşok (EKT) ve ilaç tedavisi uygulanarak netice alınmaya çalışılmaktadır.
